KAFKAS CEPHESİNDE RUS HAMLESİ
Başbakan Erdoğan'ın Moskova ziyareti sonrasında Türk-Rus ilişkilerinin başta enerji işbirliği olmak üzere hemen her cephede tam mutabakat zemininde ilerlediğini söylemek mümkün.
Tek bir istisna var yalnız: Kafkas cephesi.
22-01-2010 - 5 kez okundu
Malum, Türkiye ile Ermenistan arasında, geçen nisan ayında başlamış bulunan bir normalleşme süreci söz konusu. İki protokolle çerçevesi çizilen bu süreç, diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasını ve kara sınırının açılmasını da kapsıyor. Gelgelelim, Ankara, daha imzalar kurumadan, protokollerin öngördüğü süreci, Azerbaycan'daki Ermeni işgalinin sona ermesine bağlayıverdi (Protokollerde bu yönde bir koşul bulunmamasına karşın üstelik). Bir başka ifadeyle, Ermenistan Azeri topraklarındaki işgalini sona erdirip Dağlık Karabağ'ın statüsüne ilişkin Azerbaycan'la bir uzlaşma yoluna girmmedikçe, Ermenistan'la diplomatik ilişki kurmaya da sınırını açmaya da niyeti bulunmadığını açık biçimde ortaya koydu Türkiye.
Bizzat Başbakan Erdoğan tarafından da defalarca dile getirilen bu yaklaşım, kısmen Türk-Azeri ilişkilerinin, kısmen Türkiye'nin Bakü merkezli enerji hesaplarının dayattığı bir gerçeklik. Eksik olmasınlar, CHP ve MHP de öyle bir rüzgâr estirdi ki 'ihanet' edebiyatıyla, AKP hükümeti, ister istemez rügzâra kapılıp kendini bağladı bu yaklaşıma. Bu saatten sonra çark etmek zor.
Tahmin edilebileceği üzere Ermenistan ise iki sürecin birbiriyle ilişkilendirilmesine karşı çıkıyor; Türkiye'nin tutumunun, hem Türk-Ermeni yakınlaşmasını yokuşa süreceğini hem de Ermeni-Azeri meselesini daha da içinden çıkılmaz hale getireceğini savunuyor.
Yine de AKP'nin tek umudu, Ermeni-Azeri hattında bir kıpırdanma. İki ülkenin, işgal ve Dağlık-Karabağ'ın statüsüne ilişkin hiç olmazsa bir çerçeve anlaşma üzerinde mutabakata varması. Gelgelelim çabalar sürse ve ara sıra ümitvar açıklamalar gelse de henüz somut ilerleme yok.
Tabii mesele Kafkasya olunca, en güçlü manivelanın kimin elinde bulunduğu belli: Rusya. Kafkasya'nın son 20 yıllık tarihi gösteriyor ki bölgede Rusya'ya rağmen 'iş tutmak' imkânsız değilse de son derece tehlikeli. Son olarak bakınız Gürcistan'ın başına gelenler...
Rusya gerçeğini, çok önceleri kavramış bir ülke olarak, Türkiye, Kafkas cephesinde de en fazla Rusya'nın desteğine güveniyor. Ve fakat şu bir gerçek ki Rusya, hemen tüm 'yakın çevre'sinde olduğu gibi Kafkasya'daki hâkimiyetini de şu iki dinamiğe bağlı: Ülkelerin tek tek Moskova'ya bağımlılığı (enerji, güvenlik vb.) ve bölgesel çatışma ve sürtüşme alanlarının (Abhazya, Osetya, Dağlık-Karabağ vb.) varlığı. Çünkü bu iki dinamik üzerinden sürdürebiliyor Rusya, bölgenin hamisi rolünü.
Oysa olası bir Azeri-Ermeni ve buna koşut bir Türk-Ermeni yakınlaşması, Güney Kafkasya'daki statükoyu ister istemez Rusya aleyhine değiştirecek dinamikleri harekete geçirebilir. Çünkü ikili ve bölgesel sorunların çözüldüğü, rotanın Batı'ya çevrildiği bir
Güney Kafkasya, Rusya'nın gardını pakâlâ indirebilir.
Tam da bu yüzden, Rusya'nın Türk-Ermeni-Azeri hattındaki yeni sürece nasıl müdahil olacağı ilk günden bu yana merak konusuydu. Moskova elbette öteden beri gerek Türk-Ermeni gerekse Ermeni-Azeri ihtilafının hallinden yana görünüyor. Dağlık-Karabağ sorununun çözümü için kurulmuş Minsk Grubu'nun bir üyesi olarak yıllardır
'devrede' zaten Rusya; ayrıca protokollerin ortaya çıkmasıyla birlikte Türk-Ermeni yakınlaşmasını alkışlayıp destekleyenler arasında.
Gelgelelim, Erdoğan'la düzenledikleri basın toplantasında Putin'in söyledikleri, Moskova ile Ankara arasındaki mühim bir farklılğı su yüzüne çıkardı. Putin'in, Türk basınının 'nedense' pek önemsemediği sözleri neyse ki turkrus.com internet sitesinin dikkatinden kaçmamış. 'Kafkasya'da hızlı çözüme Putin'den fren' başlıklı haber-analizden satırbaşları: "Güney Kafkasya'daki sorunlar konusunda Putin ilk kez açık, net ve 'ihtiyatlı' konuştu, bugün Türk basınında öne çıkarılmasa da 'çok önemli' açıklamalar yaptı. Putin Türkiye-Ermenistan ve Dağlık Karabağ sorunlarının 'iki ayrı konu' olduğunu belirterek, 'İkisini bir pakete koymanın doğru olmadığını düşünüyorum' dedi."
Yani? Yani, Moskova yönetimi, tam da Türkiye'nin aksine ve tam da Ermenistan gibi iki sürecin koşut değil, ayrı ayrı yürütülmesinden yana olduğunu ortaya koymuş bulunuyor.
Bu tabii ilk bakışta Moskova ile Ankara arasında yöntemsel bir görüş ayrılığı gibi görünse de sonuca doğrudan etki edeceği için siyasi bir görüş ayrılığına da işaret ediyor.
Demek oluyor ki Kafkas cephesinde Türkiye'den Rusya'ya hayır yok. Hükümetin işi zordu, artık daha zor.
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=974990&Yazar=ERDAL%20G%C3%9CVEN&Date=17.01.2010&CategoryID=99
Etiketler:
kafkas cephesinde rus hamlesi