CHP ZİRVESİNDE 'ÇERKEZ-KÜRT' SAVAŞI
İnternete atılan görüntülerin, CHP'de neden olduğu depremin ardından girişilen çabaları, kimileri, yanlış anladı. Olayların perde arkasını bilmeden yapılan değerlendirmelere bakanlar, bu durumu "hasar belirleme ve kurtarma çalışmaları" değil de yeniden yapılanma sandılar.
30-05-2010 - 5 kez okundu
Oysa partide yapılanlar, "eksi malzemeleri" allayıp pullamadan ve medyanın gücüyle topluma "yeni ambalaj"la sunmaktan ibaretti. Ancak, geçen bir haftalık zaman Kemal Kılıçdaroğlu'nun hangi pazarlıklar sonucu o koltuğa oturduğunu ya da oturtulduğunu ortaya koymaya başladı.
Kılıçdaroğlu, kurultay öncesi yola çıkarken Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu'nu partiye davet etti. Kürt ve Güneydoğu politikalarını oluşturmada destek istedi. Tanrıkulu "Evet" demesine rağmen, partide ipleri eskisinden daha fazla elinde tutan Önder Sav, buna izin vermedi.
Sav, Sezgin Tanrıkulu yerine Güneydoğu konusunda ekranlardan faşist bir yaklaşım sergileyen Mehmet Faraç'ı tercih etti.
CHP'nin ihtiyacı olan değişim mantalite değişimi idi. Gölge lider Sav, klonlanmış beyinlerin bulunduğu farklı isimleri partiye "değişim" olarak sundu.
Önder Sav, en tehlikeli adımını ise Kurultay'dan sonra MYK'ya kadar geçen zaman içinde sergiledi.
İstanbul İl Başkanı olarak Parti Meclisi'ne giren Gürsel Tekin'e yönelik parti yönetimine fısıldadığı sözler oldu.
Kendisi gibi Çerkez olan Hakkı Süha Okay ve Haluk Koç ekibi, Gürsel Tekin'i seçtirmemek için çaba harcarken, ırkçı bir tutum sergilediler. Gürsel Tekin'in yönetime talip olmasını "Kürtler partiyi ele geçiriyor. Devlet kuran partiyi Kürtler teslim alıyor" diye sundular.
Önder Sav ve ekibi, Gürsel Tekin'i öyle bir noktadan vurmaya kalktılar ki Kemal Kılıçdaroğlu'nu savunmasız bıraktılar. Kılıçdaroğlu, bu iddia karşısında kendisini "parlatan isim" olan yoldaşı Gürsel Tekin'e sahip çıksa, o suçlamaya kendisi de muhatap olacaktı. "İşte gördünüz. Kürtler gerçekten partiyi ele geçiriyor" diye suçlanmaktan korktu.
Gürsel Tekin, 29 Mart Yerel Seçimlerinde Kılıçdaroğlu ile omuz omuza verip çalışan ve onun bugüne gelmesinde önünü açan isim olmasına rağmen etkisiz hale getirildi. "Partide üçüncü adam olacak" denirken birden kendini saf dışı edilmiş buldu.
Gösterilen gerekçe ise ancak o kafaya yakışır cinsten: "Kendini akla da gel."
Neymiş? Gürsel Tekin Yargıtay'da bulunan bir davasından dolayı parti üst yönetimine giremezmiş. "Suçlu Tekin" partinin İstanbul İl Başkanı olabiliyor. Bu partiye zarar vermiyor.
"Suçlu Tekin" partinin en üst yönetim organı olan Parti Meclisi'ne girebiliyor. PM üyeliği partiye zarar vermiyor.
Ama MYK'ya girerse partinin yeni imajına zarar verirmiş.
Pes o kafaya.
Gürsel Tekin muhtemelen PM'den de ayrılıp yeniden küskün, kırgın ve kızgın olarak İstanbul'a dönecek.
BACANAK GENEL SEKRETER YARDIMCISI OLDU
Önder Sav, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun yanındaki "emanetini" parlamentoya taşıdıktan sonra bir adım daha attı.
İzmir milletvekili yaptığı bacanağı Abdülrezzak Erten'i Genel Sekreter Yardımcılığan getirdi. Hem de "Halkla İlişkiler ve Yardımcı Kollardan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı" yaptı.
Kemal Kılıçdaroğlu lider koltuğuna oturtuldu. Lakin ne pahasına, hangi tavizler vererek?
Elbette siyasette başarı, belli güçlerin ve menfaat gruplarının koalisyonu demektir. Ama Kılıçdaroğlu, bu kadar "minnet" ve "diyet" borcu ile elini kolunu bağlamış durumda.
Yola beraber çıktığı arkadaşını daha ikinci adımda feda etmiş durumda.
Önder Sav, her kaşını çattığında Kılıçradoğlu'nun etrafında feda edeceği kaç Gürsel Tekin var acaba?
Ünal TANIK / Haber 7
Etiketler:
chp zirvesinde savaşı