NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
4-5-6-7
4WORED3.MP3
4WORED1.MP3
12
9

Nart Ajans Reklam

ANAVATANDAKİLER KARAR VERMELİ: BİZİ İSTİYORLAR MI, İSTEMİYORLAR MI_ A

Abhazya'nın en yüksek tirajlı gazetesi Nujnaya Gazeta, Kafkas Vakfı 2. Başkanı Erol Karayel(Akuşba) ile genelde Kafkasya ve Kafkas diasporasını; özelde Abhazya ve Abhazlar�ı konu alan geniş bir mülakat yaparak çıkan son sayısında yayınladı. Röportajı gerçekleştiren İzida Çanya�nın değerlendirmelerinin de yer aldığı mülakatın Rusça�dan yapılan çevirisini aşağıda sunuyoruz.
23-08-2005 - 2880 kez okundu

Tüm sıkıntı ve mutsuzluklarımızın nüfusumuzun azlığından kaynaklandığını söylersek fazla abartmış olmayız. Savaş öncesinde Abhaz diasporası temsilcileri ile görüşme imkanı doğduğunda, hepimiz çıkış yolunu bulduğumuzu düşünmüştük; yapmamız gereken tek şey, soydaşlarımızın -hiç değilse bir kısmının- geri dönebilmesi için güçlerimizi birleştirmekti. Kaldı ki, önümüzde bununla ilgili çok açık örnekler de vardı. O dönemde Halk Forumu ile ilgisi olanlar dönen ilk Abhazları nasıl karşıladığımızı gayet iyi hatırlayacaklardır.
Kimbilir, bizim değerler dünyamızı belki de yaşadığımız savaş değiştirdi; genetik potansiyelinin büyük bir kısmından mahrum kalan bir milleti koruma iç güdüsü yerine, vatanı korumaya imkan veren başka içgüdüleri, başka değerleri öne çıkarttık.
Bir zamanlar vatana yoğun şekilde yapılan dönüşün hızının kesilmesine hangi sebeplerin etken olduğu pek çok kez konuşuldu. O zaman devlet, bırakın geri dönüşçülerin sayısının artması için tedbirler almayı, birazcık riske girerek geri dönmek isteyenlerin sayısının azalmasına sebep olan o bildik şartları iyileştirmeye bile çalışmadı.
Komite ve Geri Dönüş Fonu giderek dekoratif bir renk halini aldı ve yönetim de bundan hic bir rahatsızlık duymadı. Bu birimler bazı seçkinlerin 'ticaret' ve 'para aklama' aracı haline geldi.
Savaştan sonraki 12 yıl boyunca geri dönüş için hiç bir devlet programı oluşturulmadı. Bu sorun müzakere süreçlerinde de gündeme getirilmeyerek sürekli göz ardı edildi.
Soydaşlarımız darmadağın bir haldeyken, hala sayısı milyonları bulmuş bir halk gibi davranmaya devam ediyoruz.
Ancak bugünün gerçeği şu ki, hükümet hala içeride ve dışarıda yaşayan Abhazlara nüfus sayım sonuçlarını açıklamıyor.
Hızla o kritik sınıra yaklaşıyoruz ve bizi yok olan halkların kaderi bekliyor.
Fakat tarih bize karşı ne kadar da merhametli!
Yok olmanın eşiğine gelmişken yine bize acıdı ve bir kez daha yeniden doğma ve yaşama şansı verdi.
İçine düştüğümüz yer Karadeniz kadar büyük de olsa, şimdi boğulmadan kurtulma şansımız var.
***
"Kafkas Vakfı" İstanbul'un Asya bölgesinde yer alıyor. Kütüphanesinde Kafkasya ile ilgili geniş bir literatür mevcut. Raflarında Abhaz yazarların tanınmış kitaplarının ciltlerini görüyoruz.
Vakfın 2. Başkanı Erol Akuşba, Vakıf binasında, mızıkasıyla Adıge-Abhaz melodileri çalıyor bize. Kendisiyle Adıge ve Abhazların, Türkiye'de yaşayanların kaderini konuşuyoruz tercüman aracılığıyla.
Abhazlar (Türkiye ve Rusya vatandaşları) henüz ortak bir dil yakalayabilmiş değiller. Galiba bundan dolayı sohbetimiz kendiliğinden geleneksel soru cevap şekline dönüşüyor.
Erol bize, burada Abhaz, Abazin ve Adıgelerin birlikte hareket ettiklerini anlatıyor: "Aramızda yakın ilişkiler var, geleneğimiz ve kültürümüz ortak. Ancak bu beraberlik bir siyasi bilinçten beslenmiyor. Bizi daha çok halklarımızın geleneksel kültürü ve anavatana karşı olan ilgileri bir araya getiriyor. Toplumumuza has kültür ve gelenekler çevresinde nostalji yapılıyor."
Erol, diasporadaki Abhaz-Adıge organizasyonlarının toplumsal-politik oluşumlar haline gelememesini büyük bir negativite olarak değerlendiriyor. O, "Maalesef bizim organizasyonlarımızın merkezinde folklor var, insanların politik bilinç kazanması için ise hiçbir çalışma yok" yorumunda bulunuyor.
Sohbetdaşımın düşüncesine göre, toplumda sosyo-politik bilincin olmaması dilin yok olması sonucunu getirirken; folklor sadece dekoratif bir unsur olarak varlığını koruyor.
"Ancak k öyde büyüyüp 30 yaşın üstünde olanlar Abhazcayı biliyor ve geleneklere uyuyorlar. Şehirde büyüyen gençlerimiz geleneklerini ve dillerini kaybediyorlar" diyen Erol, geri dönüş konusuna da pragmatik yaklaşıyor. Abhazya'da vatana dönüş şartları hazırlanıncaya kadar geri dönüş fikrinin bir ütopya olarak kalacağını düşünüyor ve şunları söylüyor:
"Şu bir gerçek ki, soydaşlarımızın bir çoğu Türkiye toplumuna entegre oldular. Diğerleri için vatana geri dönüş, serbestçe gidip gelebilmeye, güvenlik ve istikrara bağlı.
Ayrıca vatanımızda bizim istenip istenmediğimizin de belirlenmesi lazım artık. Vatana dönüş yapanların tekrar geri döndüğü, istikrar, güvenlik ve hukuksuzluktan şikayet ettikleri bir durumda, tabiidir ki vatana geri dönüş isteğinde bulunacakların sayısı da az olacaktır.
Ben de çocuklarımın vatanlarına gitmelerini isterim. Ancak bunun için uygun atmosferin oluşturulması, gençler arasındaki milli bilinç düzeyinin arttırılması, propaganda yapılması gerekiyor. Ve elbette ki dürüstçe karşılıklı ilişkiler kurmalıyız."
- Fakat Türkiye'de Abhazya temsilciliği var ve galiba bununla ilgileniyor?
-" Evet, burada bir temsilci var, ama imkanları oldukça kısıtlı. Dolayısıyla diaspora üzerinde hiçbir etkisi yok. Eğer yarın buradan ayrılacak olursa hiçbir şey değişmeyeceği gibi, daha da ötesi kimse onun yokluğunu da fark etmeyecektir."
- Peki birliği sağlayacak bir kurum var mı ?
- "Burada birliği sağlama hevesinde iki yapılanma var: Birisi Kafkas Dernekleri Federasyonu, diğeri de Birleşik Kafkasya Dernekleri Federasyonu. Aralarında önemli ayrılıklar olmakla birlikte, ülke yönetimlerine angaje olmaları itibarıyla aslında birbirlerine aşırı derecede benziyorlar.
Kaf Fed, geri dönüş konusunda çok konuşuyor fakat somut hiçbir şey yapmıyor. Bu amaca yönelik net bir programları yok. Hiçbir zaman, yönetimlerden geri dönüş hakkını kabul etmeleri yönünde ciddi bir talepte bulunmadılar. Kurucu üyesi oldukları DÇB'nin Genel Başkan Yardımcısı, geçtiğimiz sene 21 Mayıs'ta Krasnodar'da düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Rusların geçmişte Kafkasya'da verdiği askeri kayıpları, Kafkasya halklarının uğradığı jenosid ile eş tuttuğunu söyledi. Bana göre, halklarımızın uğradığı jenosidi, Rus askeri kayıpları ile kıyaslamak çok alçakça bir tavır.
Birleşik Kafkasya Federasyonu'na gelince... Onu, devletle sıkı ilişkileri olan emekli subaylar(,milletvekilleri, bürokratlar) kurdu. Zaten bütün yaklaşımları ile siyasi otoriteyle uyum içindeler.
Kısaca şunu söylemek isterim ki mevcut kuruluşlarımız, ya buradaki veya oradaki yönetimlere angaje vaziyetteler. Onlar her zaman, ideolojilerini, yönetimlerin (Rusya ve Türkiye) hassasiyetlerine uygun olarak revize edebiliyorlar."
- Hükümetten konuşmuşken: Türkiye Gürcü-Abhaz ayrılığının çözüme kavuşturulması konusunda arabulucu rolü üstlenmeye hazır olduğunu açıklıyor. Siz bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- "Bunlar boş açıklamalar. Onların uzlaşma sağlayacak herhangi bir konseptleri yok. Onlar sadece Gürcistan'a müsamaha gösteriyorlar.
Türkiye'de halk ve yönetim ciddi şekilde farklı düşünüyor. Geçmişteki Gürcü-Abhaz savaşında halk Abhazlar'dan yana tavır aldı, hükümet ise işgalci Gürcistan'ı desteklediğini açıkladı."
- Ancak Türkiye'de dolaşan, diasporadan destek arayışında olan bazı Gürcü siyasetçiler var?
- "Evet, onlardan bazıları bizimle de görüştüler. Gürcüstan ve Abhazya arasında iletişim kopukluğu yaşandığını, Abhaz-Abazin diasporasından oluşturulacak bir heyetle bu iletişimi sağlamaya soyunmamızı teklif ettiler. Biz ise, Gürcüstan ve Abhazya arasında samimi bir diyalogdan söz edilebilmesi için, her şeyden önce Gürcistan'ın talebiyle uygulanan ambargonun sona erdirilmesi gerektiğini, bizim Abhazya'ya serbestçe gidip gelmemizin önündeki engellerin kaldırılması lazım geldiğini söyledik.
İlk taviz vermesi gereken tarafın da Gürcistan olduğunu, bu iyi niyet gösterilmeden müzakere masasına oturmanın bir anlamı olmayacağını kendilerine ifade ettik. Onlar bizim müzakerelerde arabuluculuk teklifi ile Sohum'a gitmemizi istiyorlar. Fakat biz, mevcut şartların diyaloğa elverişli olmadığını kendilerine söyledik".
- Erol, siz Kafkas Vakfı 2. Başkanısınız. Bize organizasyonunuzu ve amaçlarını anlatır mısın?
- "Biz bu vakfı kurma kararını, Gürcistan ve Abhazya arasındaki savaş başladığında aldık. O zaman tüm insanlarımız yardım etmek için çırpınıyordu. Ancak ortada ciddi bir enformasyon eksikliği vardı ve nasıl yardım edileceği dahi bilinmiyordu. Ve ortalıkta bu soruna çözüm vaad eden bir organizasyon da görülmüyordu. O zaman harekete geçtik ve 21 kişi bir araya gelerek bugünkü vakfı kurduk. Resmiyet kazanmamızın üzerinden 10 sene geçti.
Daha sonra, bugün Vakıf ve Ajans Kafkas'ın faaliyetlerine devam ettiği içinde bulunduğumuz bu binayı satın aldık. Ağırlıklı olarak soydaşlarımızın Anavatanda yaşananlarla ilgili doğru enformasyon edinmeleri için uğraş veriyoruz. Bu şekilde diaspora üzerinde olumlu bir etki oluşturabileceğimizi düşünüyoruz. Ayrıca gençlere destek veriyor, onlarda politik bir bilinç oluşması için gayret gösteriyoruz.
Bizim Kafkasya'nın problemlerine bakışımız da biraz farklıdır. Kafkasya'daki hiç bir yönetimi kutsamıyor, tüm icraatlarına eleştirel bakıyoruz.
Herkesin düşüncesini özgürce ifade edebilmesini savunuyoruz.
Ayrıca inanç özgürlüğünü sahip çıkıyoruz.
Bizim oradaki ve buradaki partnerlerimiz ise hükümet çevreleri değil, doğrudan sivil kesimlerdir."
- Yakın bir geçmişte Abhazya'da devlet başkanlığı seçimleri yapıldı.
Gelişen olayları takip etme imkanınız oldu mu
- "Devlet başkanlığı seçimleri esnasında yaşanan olaylar diaspora için de önem arz ediyordu. Hepimiz Abhazya'nın bu demokrasi imtihanını nasıl geçeceğine dikkat kesilmiştik. Eski yönetimin mevcut pozisyonunu korumak için nasıl direndiğini, neler yaptığını gördük.
Ayrışmanın olduğu böyle bir ortamda güvenilir habere ulaşmak da çok zor bir işti. O dönemde Ardzınba'nın tutum ve yaklaşımlarını eleştiren yazı ve görüşlere yer verdiğimizde, bazı Kafkas organizasyonlarının yöneticilerinden çok sert, yıkıcı eleştiriler aldık. Fakat biz her şeye rağmen okurlarımıza doğru haberleri ulaştırdık. Abhazya'da yaşanan her şeyi, bütün açıklığıyla yayınladık. Siyasetçilerinizden demeçler ve değerlendirmeler aldık.
Sonrasında Bagapş devlet başkanı seçildi ve daha önce bizi eleştirenlerin Abhazya'daki yeni hükümete nasıl yakınlaşma çabası içinde olduklarını gördük. O zaman bizi çok ağır bir üslupla yargılamaya kalkanlar, yeni devlet başkanı lehinde konuşmaya başladılar. Tüm bunların mevcut konumlarını korumaya yönelik girişimler olduğunu düşünüyoruz.
Halbuki biz ne Ardzınba'nın düşmanı olduk, ne de Bagapş'ın kör bir taraftarı. Sadece ilkeli davranmaya, diasporaya gerçekleri ve doğruları taşımaya çalıştık.
- Abhazya'daki partnerleriniz kimlerdir?
- "Biz şimdilik Abhazya'da organizasyonları değil, şahısları kendimize muhatap alıyoruz. Mevcut organizasyonların hiç biri bize yeterince güven vermiyor."
- Abhazya'daki demografik durumun değiştirilmesi için ne gibi çabalar sarf etmek lazım, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- "Bu trajediyi Abhazya'da ve Adıgey'de yaşıyoruz. Benim düşünceme göre, bu cumhuriyetlerin yönetimleri öncelikle doğum oranını yükseltmeye yönelik özel programlar hazırlamalı. Bu bağlamda devlet çok çocuklu ailelere destek vermeli.
Geri dönüş konusuna gelince; demografik yapının iyileştirilmesi için bu süreç de mutlaka işletilmeli. Bunun için Abhaz siyasilerin çifte vatandaşlık ile ilgili sorunlara ciddi olarak eğilmeleri, insanların geri dönüşünü teşvik eden programlar geliştirmeleri gerekir.
Elbette şartlar hazırlanır ve istikrar olursa daha başka perspektifler de gündeme gelecektir."
(*) Nujnaya Gazeta, No:32, 16.08.2005

Etiketler:
anavatandakiler karar vermeli bizi istiyorlar istemiyorlar mı__ A

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır